1973 yılında İstanbul’da doğan Özkaya, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı,
Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünde lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini
tamamladı. 2000 yılında New York Bard College Güzel Sanatlar Bölümünde Heykel
yüksek lisans derecesini aldı. 2001’de Fransa, Ecole Regional des Beaux Arts de
Nantes’ta Film ve Video dalında Postdiploma (yüksek lisans) derecesini aldı.
2002 yılında İsveç Uluslararası Sanatçı Programına layık görüldü ve Malmö’de
Rooseum Çağdaş Sanat Müzesi’nde çalışmalarını sürdürdü. 2003’te A.B.D.
MacDowell Sanatçı Kolonisi’nin azalığına seçildi.
O, cumhuriyetci bir ailede sürekli solcu tartışmaların yaşandığı bir ortamda yetişirken, bir yandan
alman lisesinde okuyup, bi yandan müzikle ilgilenirdi. Birinin yolundan giderek
değil, tamamen kendisini keşfetmesiyle sanata hayatına atıldı.
Özkaya işlerinde “asıl ve suret” üzerinden ilerlemektedir. O’na göre birseyin asıl olması
için sureti olması gerekir. “Davut” işinde gördüğünüz şey tamamen bir suret ve
asıl işidir.
“Davut” heykeli 2005
yılındaki 9. İstanbul Bienali için Eskişehir’de
hazırlanıp sergilenmek üzere İstanbula getirilmiştir. Şişhane Meydanı’nda
kaidesi üstüne yerleştirilirken halatın kopmasıyla heykel düşüp kırılmış ve
sergide heykel yerine o sırada alınan video kaydı yayınlanmıştır.
Heykel Standford Üniversitesi’nden
Marc Levoy’un üç boyutlu faks icadıyla, bilgisayar ortamında orijinal boyutları
üzerinde uygulamalar yaparak büyütüldü.
9 metre yüksekliğindeki heykel, sonrasında da polyesterden kalıbı alınarak,
altın sarısı rengine boyanmıştır.
Mikelanjın yapmış olduğu Batı
kültürünün en büyük simgesi olan Davut heykelinin büyütülmüş kopyasının şişhane meydanına
dikilmesindeki amaç, Cami minarelerinin olduğu bir mekanda tezatlık
yaratmaktır.
Özkaya, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanının desteğiyle heykeli
iki kopya olarak yeniden yaptı. Biri Eskişehir’de kaldı diğeri ise ABD’de Kentucky’deki 21C Müzesi’nin daimi koleksiyonuna dahil
edilmek üzere alındı.
Bu yıkımın yarattığı durumlardan bahsedecek olursak,
Serkan Özkaya bunun getirileri olduğunu yeniden yapılandırmaya gidildiğini, bu
durumu bir güçsüzlük ya da negatif bir şey olarak almayıp,tamamen bunun dikilip
yıkılıp tekrar dikilmesi üzerine pozitif bir sanat oluşturduğunu ifade etti. Bu
yıkımın kesinlikle ses getirsin amaçıyla yapılmadığını ve onun sanatına
bambaşka bir bakış açısı getirdiğini söyledi.
Serkan Özkaya bunun üzerine “The Rise and Fall
and Rise of David” (Davut'un Önlenemez Yükselişi, Düşüşü ve Yükselişi) adlı
kitabını yazdı.
Bu yıkım için yapılan eleştiriler şu
şekildedir.
-"Gelmis geçmis en kötü yapit,
tartismasiz Serkan Özkaya'nın dokuz metre yüksekligindeki altin Davut
taklidiydi."T.J. Demos, Artforum
-"Sanatçi Serkan Özkaya,
Mikelanj'in Davut'unun 9 metre yüksekliginde bir taklidini, sirf kirilmasina
tanik olmak için Istanbul'a getirmis. Yerlere yuvarlanan bu Davut mu, Orhan
Pamuk'un Istanbul ile özdeslestirdigi hüznü sembolize edecek?Arden Reed, Los
Angeles Times
-"Özkaya'nin Davut heykeli
bile, ayriksi anlamsizligini, giderek kentle herhangi bir baglantisinin
olamayacagini anlayarak kendini feda etti ve yikildi."Ümit Gezgin,
Art&Life
-"Yolda bir
tümsek..."Power Ekroth, Artforum
-"Devasa bir
basarisizlik..."Michael Greissel, Erbes
-Serkan Özkaya: "Bienalee
katilacagi isini sakarligindan yere düsürüp kiran sanatçi/enterainer arasi
kisi."Spaztica, Eksi sözluk